Erişti nevbahar eyyamı

Dallas’ta akşam üzeriydi. Pencereden esen temiz ve ince hava, akşam güneşinin tatlı sıcaklığı, Pazar öğleden sonrasının miskinliği… İlkbahar geliyor diye düşündüm. İçimden bir ses cevaben “erişti nev-bahar eyyamı…” diye mırıldanıverdi. Kim bilir ne zamandır dinlemiyordum bu şarkıyı.

Sözlerini Lale Devri şairi Nedim yazmış. Bestekarı ise Ârif Sâmi Toker. Videoda bu güzel şarkıyı onun sesinden dinliyoruz. TRT 2 logosu beni çocukluğuma götürdü. Eski, tasasız günler…

Erişti nev-bahar eyyâmı açıldı gül-i gülşen
Çerâğan vakti geldi lâlezârın dîdesi rûşen
Çemenler döndü rûy-i yâre reng-i lâle vü gülden
Çerâğan vakti geldi lâlezârın dîdesi rûşen

Açıldı dilberin ruhsârı gibi lâleler güller
Yakıştı zülf-i hûban-veş zemîne saçlı sünbüller
Nevâsâz olmada bin şevk ile âşüfte bülbüller
Çerâğan vakti geldi lâlezârın dîdesi rûşen

Nedim


Cumhuriyet Türkçesi Karşılığı

Geldi ilkbahar günleri, açıldı güller ve gül bahçeleri
Şenlik zamanı geldi, lâle bahçesinin, gözü aydın
Çimenler, dönüştü, sevgilinin yüzüne, rengi, lâle ve gülden.
Şenlik zamanı geldi, lâle bahçesinin, gözü aydın

Açıldı, alımlı güzelin yanağına benzeyen, lâleler, güller
Yakıştı güzellerin saçı gibi, yere kadar uzayan, sümbüller
Şarkı söyler, bin istekle oynaşan, bülbüller
Şenlik zamanı geldi, lâle bahçesinin, gözü aydın

Kaynak: Salih Bora


Şarkıyı ardı ardına dinlerken kıtaları aşıp İstanbul’a uçtum ve üç yüzyıl geriye, Nedim’in bu mısraları yazdığı yıllara gittim. Dünyanın bir zamanlar en güzel şehrinin hiç göremediğimiz, bilemediğimiz, bu çağda ancak hayalini kurabildiğimiz bozulmamış zamanları… Kağıthane deresinden Haliç’e uzanan Sadabâd’ın rengarenk lale ve gül bahçelerinde, leylak ve sümbüllerin büyülü renk ve kokuları arasında, saray erkanının Fransız usulü inşa edilmiş konaklarında sazlar çalınıp şarkılar söyleniyor. Bir ilkbahar akşamında bir yolunu bulup bu bahçelerde, gözlerimi alamadığım allı pembeli çiçeklerin içinde efsunlanmış bir halde gezindiğimi hayal ettim.

Ne var ki orta yaşlı zihnim böyle münasebetsiz bir hayale uzun süre izin veremezdi. “Ekonomik sıkıntılar” diye söze başladı. “Ağır vergiler” diye ekledi. “Patrona Halil” diyerek noktayı koydu. Üçüncü Ahmed’i tahtından indiren, Sadabâd’ı tarumar, Şair Nedim’i hayatından eden, Lale Devri’ni bitiren isyan, üç asır sonra benim gündüz rüyamın da böylece sonunu getirmişti.

Ama yine de ilkbahar gerçekten geliyordu. Her şeye rağmen.

Erişti nev-bahar eyyamı…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir